Üye değil misiniz?
Aktivasyonunuzu tamamlamadınız!
Zaten bir hesabınız var mı?
İnanın yolda yürümek istemiyorum...Rahatsız oluyorum...Neler demiyorlar ki? Salak adam, aaa Aptala bakın,Geri zekalı Cevat Kurtuluş gibi sözler..Küfür edenler,hakaret edenler,tükürüp kaçanlar...Öyle sanıyorum ki,şöhretin bedelini benim kadar çekenler yoktur.
Opera konusunda baritondu,sahnede taklit kralı,gazinolarda şovmendi.Beyaz perdede ise 'Aptal Uşak'.Kısa süre tiyatro oyunculuğundan ve opera sanatçılığından sonra tam 35 yıl çilesini çektiği sinemanın vazgeçilmez komiği olarak yaşadı.Oynadığı sayısız filmle rekora giden,yıllar boyu milyonları güldüren Cevat Kurtuluş'un yaşam savaşında güldüğü gün sayılıdır.
1947' Ferdi Tayfur'un yönettiği Kerim'in Çilesi filmiyle sinemaya giren ve rolün büyüğü küçüğü olmaz diyerek birkaç dakikaya sığan kısacık görüntüsünü büyük bir alçak gönüllülükle perdeden eksik etmeyen Kurtuluş'un ilk oynadığı rol aptal bir uşaktı. Sonra hep bu tipleme üzerinde döndü durdu.Yönetmenler güldürü filmi çekiyorlarsa ve uşak arıyorlarsa ''Bizim Cevat'ı bulun'' diyorlardı hemen.Böylelikle Yeşilçam'ın en kıdemli ,en becerikli ve en tanınmış uşağı olmuştu.
Aptal Uşak rolüyle öylesine özdeşleşmişti ki salon güldürülerinde,duygusal komedilerde sergilediği bu kişiliği,çoğu zaman özel hayatında da yüzünden eksik etmez,yolda,otobüste,dolmuşta,vapurda karşılaştığı insanlarda bir gülümseme yaratırdı.Alaylı bakışlardan kurtulamayan Kurtuluş bir ''soytarı'' değildi.Yüz çizgileriyle konuşan,burnunu,kaşlarını oynatarak patlak gözlerini çevirerek yarı açık dudaklarıyla sessiz ama çok şey anlatan küçük rollerin büyük oyuncusuydu.
Çocukluk yıllarında sessiz sinemada edinerek ayna karşısında yaptığı taklit,espiri,mimik ve komiklik hatta aptal görünüm Cevat Kurtuluş'a bir Tanrı bağışıydı.Bunu da en iyi biçimde değerlendirdi.