Üye değil misiniz?
Aktivasyonunuzu tamamlamadınız!
Zaten bir hesabınız var mı?
-Merhabalar, öncelikle çok teşekkür ediyoruz Sinematürk ile bu özel röportaj için. Şu anda vizyonda iyi bir başarı grafiği çizen animasyon filminiz "Fırıldak Ailesi Orta Dünya" hakkında konuşmaya başlamadan önce, size bu animasyon serüvenine nasıl başladığınızı sormak isterim. Grafi 2000 ailesinin başlaması, bu fikrin oluşması ve bu ekibin bir araya gelme süreci nasıl oldu?
Biz Grafi 2000'e 99 yılının sonlarında karar verdik. Genelde soruyorlar niçin 2000 diye, artık değiştirmeyecek misiniz diye, ben de şaka yapıyorum artık 3000 olsun öyle değiştiririz diye. Şaka bir yana, ben çocukluğumdan beri çok fazla çizen bir adamım. Defterler dolusu çizimlerim vardı daha çok küçük yaşlardan itibaren. Hep de bunu söylüyorum aslında, Pembe Panter ile başlayan çizgi sevdam ve tabi ki yıllar içinde artan animasyon merakımın sonucu olarak Grafi 2000 ailesini kurmaya karar verdik. Sağ olsun bana ilk bilgisayarımı satan kişi, İsmail Türkmen adını da buradan saygıyla anıyorum. Gerçekten o bana ilk photoshop programınını kullanmayı gösteren, ilk tablet kalemle tanıştıran, bu işlere çok meraklı birisiydi. Benim şansım da o oldu. Ben aslında Türkiye'de daha internet yokken, Hürriyet Gazetesi'nin Ekonomist dergisine BBS isimli bir yöntem ile ilk defa karikatür gönderen isim bence benimdir, o konuda da iddialıyım. Bundan sonrası da çok hızlı gelişti zaten, internet yaygınlaştı, ben belli başlı programlar konusunda çok daha fazla geliştim ve sonuçta Grafi 2000 ailesinin kurulduğu güne geldik.
- Peki, Grafi 2000'in ilk akla gelen Youtube videoları ile devam edelim, birçok kişinin aklına gelen Noel Dayı adlı bir karakter vardı, Grafi 2000'in Youtube kanalından yüz binlerce hatta milyonlarca defa seyredilen. Biraz bahsedebilir misiniz?
Elbette, Noel Dayı adlı karakteri, şu anda da halen ortağım olan Berk Tokay tasarladı. Kendisi de ayrıca çok başarılı işlere imza atan bir arkadaşımdır, neden böyle bir proje altında birleşmeyelim derken bugünlere kadar geldik. Noel Dayı videolarının çok ilgi görmesinin ardından, Grafi2000.com, Grafi 2000 Komedi adıyla Kanal D'ye taşındı. Kanal D'de Cem Yılmaz'dan tutun Mazhar Alanson'a kadar pek çok ünlü ismin, animasyon karakterler ile sohbet ettiği bir format üretmeye başladık. Gerçek karakterler ile animasyon karakterlerin bir arada olduğu çok sevilen bir format oldu. Bunu pek kimse bilmez ama 2004 yılında, halk oylaması ile en iyi eğlence programı seçildik, bizi çok gururlandıran bir proje olmuştu.
- Daha sonra da Koca Kafalar ile seyirci karşısına çıktınız herhalde?
Aynen öyle, Koca Kafalar projesi de yine biz kendimiz öylesine bilgisayarda animasyon bedenlere kafalarımızı photoshop ile büyütüp, kendi kendimize gülerken ortaya çıktı. Ekranda karşımıza çıkan görüntünün epey komik olduğuna kanaat getirince, neden bunu hayata geçirmiyoruz dedik ve geçirdik. Önce viral olarak ciddi anlamda yayıldı, daha sonra da Dream TV, ardından da Kanal D'de bir magazin programının arasına girdi. Daha sonra da rahmetli Mehmet Ali Birand, ana haber bülteninden önce değişik bir format istiyorum dedi. E biz de Koca Kafalar ile Baba Haber Bülteni isimli bir proje geliştirdik. Ratingleri de oldukça iyiydi açıkçası. O projeyi şuna benzetiyordum ben; nasıl mizah dergileri mesela ilk üç sayfasında gündemi takip eder, biz de ana haber bülteninden önce, esasen gündemi takip eden ama mizahi bir tarafı da olan bir iş yaptık, bence çok da başarılı oldu.
- Daha sonra Star TV'de Fırıldak Ailesi'nin dizisi ile seyirci karşısına çıktınız 2013 yılında, bir de ondan önce Pembe ve Mavi adlı bir projeniz vardı Kanal D ekranlarında yer alan sanırım.
Evet, Pembe ve Mavi maalesef çok uzun ömürlü bir dizi olamadı. Onun akabinde, dediğin gibi Star TV'de Fırıldak Ailesi'ne başladık. Kanal da en az bizim kadar heyecanlı idi bu proje için. Ancak maalesef, o da rating ve reklam dengesine ayak uyduramayıp, 13 bölüm yayınlandıktan sonra yayından kaldırıldı. Biz 3. Sezon sonuna kadar devam ettik tabi başka mecralardan.
- Kimileri Fırıldak Ailesi'ni, yurtdışından aşina olduğumuz The Simpsons, Family Guy, American Dad gibi çeşitli dizilere benzetip eleştirilerde bulunuyorlar. Bu konudas bir şeyler söylemek ister misiniz?
Aslına bakarsan bu eleştiriler, en başlardan beri vardı. Bir çeşit ön yargı diyebilirim. Ama seyirci alıştıktan sonra ve karakterleri tanımaya başladıkça durumun hiç de öyle olmadığını da söylemeye başlıyor. Bir de tabi ki bu bir tür; "animated sitcom" deniyor bu türe de. Elbette türün bazı özellikleri var ve biz bu türü Türkiye'de ilk kez gerçekleştiren ekibiz. Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, bahsedilen diziler ile Fırıldak Ailesi'nin arasındaki tek benzerlik karakterlerin bir aile olması. Başka bir örnek vermek gerekirse, Cosby Ailesi de ülkemizde çok seyredilen ve bilinen bir aile komedisi; fakat Türk televizyonlarında çok uzun yıllar boyu yayınlanan Bizimkiler dizisini, Cosby Ailesi'ne benzetmek biraz saçma olur.
- O zaman şunu da sorayım, komedinin daha yerel bir tür mü olduğunu düşünüyorsunuz, mesela dram yada aksiyon biraz daha evrensel dersek, komedi burada tür olarak ayrışıyor mu?
Evrensel mizah da var elbette ama bizim yaptığımız mizah biraz daha yerel, haklısın. Mesela mizah dergilerimiz de hep öyle, sokaktaki mizah oraya da taşınıyor.
- Örneğin, Fırıldak Ailesi Orta Dünya'da bir Dilberay şarkısı çalışıyor, sonra seslendirme sanatçılarından biri Mahmut Tuncer, bunları sanki biraz da sadece bizler anlayabilirmişiz gibime geliyor benim, siz ne dersiniz?
Aynen katılıyorum, Mahmut Tuncer'i gerçekten biz anlıyoruz. Karakter olarak bambaşka algılıyoruz, gündelik hayatımızda bir yere oturuyor çünkü. Buradan seslendirme konusuna da gelirsek; bence animasyon seslendirme konusunda da ciddi meşakkatli bir çalışma süreci gerektiriyor. Bir karakteri esasen sesi canlandırıyor. Ben ekranı kapatsam da o karakterin sesini duysam yalnızca mesela, bir süre sonra zaten imaj gözümün önüne geliyor. Animasyonda bunu yaratabilmek önemli.
Şimdi Mahmut Tuncer'in sesi Fırıldak Ailesi'nin dizisinde de ara ara araya girerdi. Bu hem seyirciden çok güzel tepkiler getirirdi bize, hem de bizim çok hoşumuza giderdi. Film fikri ortaya çıktığında da kendisine teklif ettik ve seve seve kabul edeceğini söyledi. Bir de Yılmaz Abi var tabi. Yılmaz Vural, filmde bir savaşı en iyi şekilde komuta edecek bir başkomutan karakteri var, tabi ben de şöyle bir bağlantı kurdum, bir maçı yönetmeye benzettim o sahneyi ve Yılmaz Abi'ye teklif ettim, o da kırmadı sağ olsun, projenin sonuna kadar da desteklerini esirgemedi.
Bir de dünyada ilk defa yaptığımız bir hoşluk oldu seslendirme konusunda; Necati adlı karakterimizi Üç Adam seslendirdi. Şöyle; Necati kişilik karmaşası yaşayan bir karaktere, o yüzden de üç farklı ses hayat verdi; Eser Yenenler, İbrahim Büyükak ve Oğuzhan Koç.
Filmin kadınlar matinesi sahnesinde ise, ünlü şarkıcı Murat Boz, matinede kadınları çoşturup eğlendiren karaktere hayat verdi ve gerçekten çok başarılı oldu. Tayfun Talipoğlu'nu da unutmamak lazım tabi ki, filmin belgesel sahnelerinde hepimizin aşina olduğu sesiyle, o sahnelere ciddi anlamda renk kattı.
- Orta Dünya birçok kitap ve film uyarlamasında karşımıza çıkan bir dünya, siz bu dünyayı filminizin mekanı yapmaya nasıl karar verdiniz peki?
Biz dizi olarak da Fırıldak Ailesi'nin yaparken, mekanları evleri ve sokaklarıydı hep, ama 3.sezona geldiğimizde bu aile uzaya da gitti, çeşitli fantastik mekanlarda da bulundu. Ben de düşündüm ki Orta Dünya, Türk Sineması'nda hiç kullanılmamış, çok bakir kalmış bir alan ve ben de fantastik edebiyatı, bilim kurguyu çok seven birisiyim, neden olmasın. Üstelik bir Türk ailesinin Orta Dünya'da olması bile başlı başına bir komedi unsuru olduğunu düşündüm. Sanırım öyle de oldu.
- Son olarak filmden beklentinizi de sorayım.
Yani biz şöyle bir iddiayla yola çıkmadık, çok yüksek rakamlar, çok ciddi kazançlar. Biz bu işe çok emek verdik ve çok severek yaptık. Benim tek iddiam şu olabilir, siz bu filme gidin, garanti ediyorum ki salondan mutlu ayrılacaksınız.
Röportaj: Afra BALCI