Üye değil misiniz?
Aktivasyonunuzu tamamlamadınız!
Zaten bir hesabınız var mı?
Yedi kuşak Ankaralı bir ailenin ferdiyim. 2003 yılında sinemanın içerisinde daha aktif bir biçimde rol alabilmek için İstanbul'a geldim.
Hayatın içerisinde herkesin kendine göre mutlaka bir var olma nedeni vardır. Yahut öyle olmalıdır. Geçmiş'in gizemi uzun zamandır iç dünyamı meşgul eden, sinemaya bakış açımı şekillendiren bir iç güdü: Bu durumu tam olarak nitelendiremesem de ruhuma iyi geldiğini söyleyebilirim. Belli bir noktada, bu ruh halini beyaz perdeye yansıtma fikri kaçınılmaz oluyor.
Burada Yusuf karakterinden ziyade filmi izleyenlerin kendi iç dünyasında bir yolculuğa çıkmaları esas olan. Şayet film insanların benliğinde bu arayışa yol açıyorsa, kendi kimliğine bürünmüş olacak.
Mutlaka vardır lakin bunları ayrı bir parantez ile ifşa etmek istemiyorum. Kendi özelime döndüğümde, bu tanıdık gelen dünyaya yabancılaşma ihtimali oluşabilir.
Katıldığımız festivaller kendi ülkelerinde ciddi bir yapılanmayı temsil etse de, dünya üzerinde majör vasfı taşıyan festivaller arasında yer almıyorlar. Tabii bu bir tercih meselesi. Yıl sonunda gerçekleşecek olan bazı önemli organizasyonlardan resmi davetler aldık. Şansımızın burada da devam etmesini umuyorum.
Yusuf karakterini canlandırabilecek o yaş skalasında çok fazla alternatifimiz bulunmuyordu. Bülent Emin Yarar'ın özel bir oyuncu olduğunu herkes gibi ben de biliyordum. Çekimler sırasında gördüm ki daha da farklı bir seviyede seyir ediyoruz: Bülent ile olan birlikteliğimiz ilerleyen dönemlerde devam edecektir. Diğer oyuncularımla en başından beri doğru bir iletişim üzerinde hareket ettik: Kafamda belirlediğim karakterlere sadık kaldıkları için hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Ülkemizdeki sinema endüstrisi şu an için hayal ettiğim yapının uzağında duruyor. Bulunduğumuz coğrafya sanatçı ruhunu beslemeye, evrensel hikâyeler üretmeye müsait bir ye. Kendi özümüze yaklaşabilirsek, ciddi sinemanın da temeline inmiş olacağız. ''Geçmiş'' filmi kanımca; sadece anlamak isteyenlerin anlayabileceği bir film. Senaryo aşamasından son demine kadar bu kıstası aklımda bulundurarak kurguladığım bir proje. Muhtemelen şu an için herkesin onay vereceği bir film olmayacaktır. Olmasına gere de yoktur. Lakin beş yıl sonra daha değerli ve anlaşılabilir bir noktada olacağına inanıyorum.
Yirminci Yüzyıl'ın başları ile gelişen dünya sinemasında çeşitli akımlar başlamıştır. Kendi yaptığım ''Geçmiş'' filmine ve kendi iç dünyamda çekmiş olduğum diğer filmlere baktığımda, şiirsel sinema ve sinemada gerçekçilik gibi akımları benimsediğimi görüyorum. Filmlerini izlediğimde mutlu olduğum, kendime yakın hissettiğim yönetmenler başlıca: Jean Luc Godard, Luchino Visconti, Luis Bunuel ve Türkiye'den Ömer Kavur.
Yeni bir projem olacak. Yağmurun hiç dinmediği, biraz ıssız, biraz kırık bir aşk hikâyesi üzerine yoğunlaşacağım.
Geçmiş ile alakalı söylemek istediklerimin büyük bir kısmını beyaz perdeye aktardım. Anı yaşamaya başlayabilirim artık. Sinemaya dair güzel sorularınızın için teşekkür ederim. Sağlıcakla kalın.