DIONYSOS Tiyatro, Ivan Gonçarov'un ölümsüz klasiği OBLOMOV'u Türkiye'de ilk defa sahneliyor.
07 Mart 2019

İddialı başyapıtlarla dikkat çeken Anton Çehov ödüllü oyuncu Erdem TOPUZ ve DIONYSOS Tiyatro, Ivan Gonçarov'un ölümsüz klasiği OBLOMOV'u Türkiye'de ilk defa sahneliyor.

Rus edebiyatının hiçbir kahramanı eski Rus insanını hatta bütün doğuluları Oblomov kadar açıklıkla ve en kendine özgü yanlarıyla temsil etmez. Doğu kültürü belki de ilk defa olarak Gonçarov'un bu dev eserinde kendi kendini tanımaya, batıdan farkını anlamaya başlamıştır. Toplumsal kaderin oyunun baş kahramanı Oblomov'u içine düşürdüğü kaçınılmaz uyuşmayı rastgele bir tembellikle karıştırmamak gereklidir. Tembel, işten kaçan ve işsizlikle mutluluğu bulan bir adamken Oblomov hiçbir zaman işe giremeyen ancak işsizlikten de zevk alamayan bir adamdır. Ruhu zengin ve derinken, sıradan dünyanın sorumluluklarından ve hayal kırıklıklarından kaçmakta zaman zaman da kendi durumunu açıkça gördükçe üstüne çöken ve hayatının bataklığa çeviren bu durgunluğa acı acı isyan etmektedir. Yarım kalmış bir adam olduğunu ruh güçlerinin gelişmeden kaldığını görmekte içinde hiç uyanmadan kalmış biraz kurcalanmış fakat hiçbiri sonuna kadar işlenmemiş birçok imkanlar olduğunu acı acı sezmektedir. Bu şu sözleriyle ifade eder : Hayat bu mu? Ne biçim hayat bu? Nerede insanlık, nerede düşünce yüceliği ve bütünlük? Hiçkimsenin yüzünde, gözünde hiçbir ışık hiçbir coşku yok. Şimdi bu adamlar canlı ben mi ölüyüm? İçimdeki ateş bir gün birden sönüverdi. Aslında herşeyi biliyorum, anlıyorum ama gücüm yok. İradem yok. Kafamın içi eski bir ansiklopedinin sayfaları gibi. Bir sürü kopuk kopuk bilgi. Bedenimde eski yıpranmış bir elbise gibi....

Oblomov yorgundur...Ama onun yorgunluğu ne rastgele bir  tembellik ne hastalık yorgunluğudur...Yıkılmakta olan bir toplum düzeninde toplumsal kaderin aslında tüm insanlığı içine düşürdüğü bu kaçınılmaz uyuşma bambaşka bir seçimin ve varoluşun habercisi olabilir mi ? Her gün yaşadığımız hayatın anlamını kaybettiğimiz anlarda Oblomov kadar kayıtsız kalmak içimizden geçtiğinde acaba suçlu hep biz miyiz ...?"

Gündelik hayatın içinde umutları kırılan, hayallerinden vazgeçmiş, kendini evine kapatmış, duyarlı, zeki bir o kadar da komik Oblomov (Erdem Topuz)  karakterinin, uşağı Zahar ( Eraslan Sağlam), eve gelen komik ziyaretçi Aleksiyev ( Anıl Doğan ALBAYRAK) ve Avrupa seyahatinden dönüp kendisini ziyarete gelen en yakın arkadaşı Ştoltz (Işık Tolgay) ile kurduğu şaşırtıcı ve bir o kadar da komik diyaloglarla gelişen oyun, bezginliğinden ve tembelliğinden yıllardır vazgeçmeyen Oblomov'un sosyal hayata karışmak için türlü komik ikna süreçlerinden geçmesine neden olur.

Uşak Zahar, arkadaşı Ştoltz ve Aleksiyev'in Oblomov'u evden dışarı çıkarıp St. Petersburg hayatına yeniden kazandırmak için verdikleri komik mücadele, sonunda Oblomov'un evden dışarı çıkmasını kabul etmesine sebep olur. Bu konuda en büyük desteği en yakın arkadaşı uluslararası iş adamı Ştoltz'dur. Ştoltz, Oblomov'u St. Petersburg sosyetesinin önde gelen şahsiyetlerinden güzel ve yetenekli Olga Sergeyevna (Arzu Suriçi Kireççi / Ebru Alkanat) ile tanıştırır. 

Hiç beklenmedik bir şekilde Oblomov ve Olga Sergeyevna birbirlerinden etkilenirken, büyük bir komedi aksiyonu ile devam eden oyun melodramatik bir aşk hikayesine dönüşüyor.

 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)