Üye değil misiniz?
Aktivasyonunuzu tamamlamadınız!
Zaten bir hesabınız var mı?
Bir Tür Yaşama Savaşı: Nostalji
Toplu taşıma yolculukları çok farklı bakışlar sunuyor insana. Kemal Sunal filmleri için "nostalji, geçti gitti" dedi bir kişi geçenlerde, iki arkadaş aralarında konuşuyorlardı. İster istemez, sıkışık İstanbul yollarında, sıkışık sohbetlerin misafiri oluyoruz. Ölüm yıldönümüne denk gelmesi hasebiyle bu misafirliği bir başka boyuta taşıyıp, biraz da rahatlamak için bir kaç cümle sarf edeceğim. Tabi önce büyük usta Kemal Sunal'ı rahmetle anıyor, filmlerini her defasında daha da keyifle izlediğimi söyleyerek, hatırası ve sineması önünde saygıyla eğiliyorum...
Kemal Sunal'ın filmleri artık böyle anılıyor oldu. Nostalji. Geçti gitti. Oysa ki Nostalji kelime kökeni olarak Fransızca'dan dilimize dahil olmuş, ilk kullanımlarında "yurt, sıla, baba ocağı özlemi" gibi kullanımlarının olduğu gibi Türk Dil Kurumu'nun Güncel Türkçe Sözlüğü'ne göre iki anlamı var.
1. isim: Geçmişte kalan güzelliklere olan özlem duygusu ve bu duygunun baskın bir duruma gelmesi, geçmişseverlik, gündedün.
2. isim: Değişime karşı duyulan korku sonucu geçmişe sığınma duygusu, geçmişseverlik, gündedün.
Günümüzde aynı filmleri aynı heyecanla tekrar tekrar izliyoruz. O halde bu nostalji midir? İlk anlamına göre geçmişte kalan mıdır? İkinci anlama göre korkulardan sığındığımız bir liman mı? Sanırım ikisi de içimize tam olarak sığmıyor. Sinemanın gücünü belki de en iyi bu örnekle anlıyoruz. Sinema zamanın ruhunu içinde saklar. Bu saklı olan, duygu, ses ve renkler bütünü istediğiniz zaman sizinle olur, aynı tadı, ve hatta zamanla daha fazlasını bahşeder.
İlk anlamından ziyade ikinci anlamın üzerinde biraz daha durmak istiyorum. "Değişime karşı duyulan korku". Sanırım bu anlamı Kemal Sunal filmleri için biraz üzücü kaçıyor. Yukarıda bahsettiğim gibi, sinema zamanın ruhunu saklar ve bunu her keresinde size çoğaltarak sunar. Türk sinemasına büyük katkıları olan İhsan Yüce'nin kaleme aldığı Kibar Feyzo'yu bir bütün olarak izledikten sonra, sahne sahne, daha sonra cümle cümle, daha sonra mekan mekan, daha sonra oyuncu oyuncu incelersiniz. Bu izleğin sonucunda sizi değiştiren bir sonuç elde edersiniz. Tam tersine değişime duyulan bir korku değil, değişimin bizzat kendisi olmuş bir başyapıt ile karşılaştığınızı, değişmek ve değiştirmek zorunda olduğunuzun bilincine varırsınız. Çok daha uzun bir yazı ile tüm detayları anlatmak mümkün. Ama bu keşfe sizi sürüklemek daha büyük bir haz, hem sizin için hem benim için...
Vel hasıl, nostalji doğru bir kelime midir kararını veremiyorum. Kemal Sunal filmleri ve daha nice sinema eserleri için sanırım ben her defasında biraz daha gelişen, detaylanan ve büyüyen bir göz ile bakmaya devam edeceğim. O yüzden izninizle kendi adıma Nostalji'nin benim içimdeki anlamını ortaya bırakmak istiyorum.
Nostalji; geçmişin ayaklanması. Kimi zaman yıkıp geçmesi, kimi zaman kırıp geçmesi. Kırıp geçmesi demişken buradaki kırmak, ortadan ikiye bölmek, bir bütünün parçasını kendinden ayırmak değil. Baya bildiğimiz, gülmekten olan. Mecaz anlamıyla, kırdı geçirdi... Ve bu iki şekilde de, acısıyla tatlısıyla insana omuz vermesi. Bir tür yaşama savaşı; nostalji. Tıpkı Kemal Sunal'ın başarmak istediği, savaştığı gibi...