SÜLEYMAN TURAN'IN ARDINDAN...

ESAS OĞLANIN DİBİ 

Geçen hafta Türk sinemasının Süleyman Turan'ı yeryüzü rolünün tamamlayıp, yeni "sulara" yelken açtı. Kore savaşında Türk askeri desteğine katılarak geçirdiği dönüşüm, Türk sinemasının esas oğlanlarına tevazu, diğer gamlık, dostluk, özveri, gibi değerler katarak izleyicinin gönlünde, " içimizden biri" inandırıcılığına erdirmenin anahtarı olmuş kimlik. 

Yaşamda yalın esas yoktur; her şeyin birbiriyle kesiksiz bağıntısının niceliksel birikimi Süleyman Turan'ların rolüyle iki tarzı ortaya çıkarır: - Niceliğin son halkası - Niceliğin niteliğe dönüşmesi
Niceliğin son halkasındaki esas oğlanın eylem ve işleyişlerinin sonucu daima niteliksel aşamaya tekabül eder. Neredeyse alt döngünün kısır "kaderini" dönüştürür. Bu kudret, esas oğlanın bulunduğu düzlemin ve alt / yan bağıntılarıyla kopmaz, "samimi" ilişkisine dayanır. 

Esas oğlan, özündeki dönüştürücü etkiyi bağıntılarıyla ortaya çıkarır. Bu çıkış salt eylemle ilgilidir; eylemci, alt düzeyde olmasına rağmen, etkisinin üst düzeyde işlev görmesi kendi düzeyine ve yanındakilere olumlu etkiler sağlar. Diğeri, esas oğlanın kendisinin ve eylemlerinin niteliksel aşamaya geçerek, beraber etki oluşturmasıdır. Bu şekildeki ortaya çıkışın eşik sebebi esas oğlanın alt/yan bağıntısı olan Süleyman Turan rolüyle gerçekleşir.

Bu gerçeklik "işin esası" beylik sözünün derinliğine dair tespitimizdir. "işin esası" tek başına değil, görülmeyen kararlık, özveri, verim ve birikimlerinden doğar. Böylece esası değerli kılan hamaratlar kendilerini esasın eylem ve sıfatlarına adamış olarak görülmezler. Bizi besleyen ve üstünde idraksiz gezindiğimiz doğa ve nimetleri gibi.                                                                        

    ÖZER ATAÇ