Üye değil misiniz?
Aktivasyonunuzu tamamlamadınız!
Zaten bir hesabınız var mı?
Birlikte çalışmanın zorluklarını kabul ettikten sonra güzel bir üretim biçimi diyebiliriz. Kadın erkek, karı koca ,farklı kültürler, yaptığımız işe derinlik ve bakış açısı getiriyor. Biz bu şekilde çalışmayı verimli buluyor ve seviyoruz. Birlikte çalıştığımız ekipler de alıştıktan sonra daha verimli oluyor.
Üzerinde çalıştığımız bir proje daha var. Uzun süredir senaryoları üzerinde çalışıyorduk. Epey yol aldı, ön hazırlıkları yakında başlayacak. Ukrayna'da çekilecek, aynı zamanda ortak yapımcısı olacağız. Ayrıca sadece yapımcılığını yada yönetmenliğini yapmamız için ulusal ve uluslararası proje teklifleri de geliyor, değerlendiriyoruz.
Konusu ; Emekli komutan İsmet'in komşusunun hayatını kurtaran iki göçmeni evinde misafir etmesi ile istemediği iki kişiyle komşu olmak zorunda kalması ,çevresi ve ailesi üzerinden önyargıları ile yüzleşmesi şeklinde özetlenebilir.
Omar ve Biz karşımıza çıkan, "Öteki" "onlar" yada "o" diye tanımladıklarımızla; kim olduğu, hangi inanç, milliyet ve veya politik görüşe sahip olduğunu önemsemeden "önce insan" diyerek yaklaşmaya ne kadar hazırız sorusu üzerine yapılmış bir filmdir.
Tesadüfen tanıştığım Pakistanlı bir göçmenin bende uyandırdığı sorular ve hisler üzerinden yola çıktım. Yapım için insanları ikna etmek ve gerekli finansı bulmak hiç de kolay olmadı. Yazım sürecine Türkiyede ve Avrupa'da birçok göçmenle tanışma fırsatım oldu. Bu arayış şavaş, göç, mülkiyet, aile ilişkileri konularında yeni bakış açılarını görmeme sebep oldu. Maryna'nın da filme dahil olası ile film yeni bir boyut ve derinlik kazandı. Filmi yaparken seyirciyi yönlendirmek yerine kendisiyle başbaşa bırakmak, kişisel yargılarını ve sahip olduğu bilgileri gözden geçirmesine fırsat oluşturacak bir deneyim yaşamasını istedik.
Savaş öncesi gerçekten oyuncu olup şu an mülteci yada göçmen statüsünde kişilerle çalışmak istediğimiz için uzun bir oyuncu seçimi ve araştırma süreçi yaşadık.
Almanya, ingiltere ve Fransa'da oyuncu bakıldı. Avrupada göçmenlerle çalışan birkaç tiyatro ve ajans destek verdi. Pakistan, Afgan, Mısırlı, Kürt ve Arap oyuncularla tanıştık.
Avrupa'ya geçebilen oyuncu göçmenlerin bir çoğu filmde anlatılan hikayelerin kendi başlarından geçtiğini ve filmde oynamak istediklerini belirttiler. Fakat Avrupada geçici göçmen oldukları için Türkiye'ye dönmeleri durumunda Avrupa'daki ikamet izinleri yanacak ve geri dönemeyeceklerdi.
Savaş sırasında Suriye tarafına geçip dönme şansım oldu, kamplara ve toplama merkezlerine de haber yollandı, kayıtlar alındı. Birbirimizi tanıma süreci bizde ve hikayede de değişimlere sebep oldu. Taj ve Hala ile Kadıköy'de ArtHere isiminde göçmen sanatçıların eserlerini sergileyen sanat galerisi sahibi Omar Baraktar'ın tavsiyesi ile tanıştık. Hikayeyi anlattık, birlikte provalar yaptık. Hem Taj Hem Hala filmde oynamak ve tekrar sanat içinde var olmayı çok istiyorlardı, disiplinli ve özverili çalıştılar.
M.G : Modern sinema dünyasında şefkat duygusu popüler yada ekonomik olarak kâr edilebilir, dağıtımı yapılabilir değil. Ama Bahadır bu filmi yapmak ve benim filmin içinde olmam için çok uğraştı. Duygusal olarak bu projeye bağlanmam filmde oynayacak gerçek mülteci oyuncular Taj ve Hala'yı bulduğumuzda canlandı. İlk bakışta mülteciler ve yereller arasında geçen bir hikaye gibi görünse de gerçekte bakış noktam sivillerin militarizmini anlatmak oldu. Şahsen savaşı istatistiklere dönüştürmeyi, haberi pasif ve taşlaşmış bir kalple almayı kabul etmek istemiyorum, savaşa öncelikli olarak ekonomik kriz, petrol, Amerika ya da diğer rasyonel sebepler olarak bakmak değil... benim için insan jeopolitikten daha önemli.
Çekimler Çanakkale / Behramkale civarında yapıldı, Midilli'nin hemen karşısı, mekan bakmaya gittiğimiz her yer zaten hikaye doluydu. Uzun süredir göç bölgesinde yaşayan insanlar oldukları için yerel halkın anlatacak çok anısı oldu.
Taj'ın abisi ve Hala'nın annesi de bu bölge civarından Avrupa'ya geçiş yapmış.
Bazı sahneler epey duygu yoğunluğu ile oynandı diyebiliriz. Çekimler için birlikte kaldığımız sürede ekipler ve oyuncular birbirine çok destek oldu.
Cem Bender, Menderes Samancılar, Uygar Tamer hem ustalıkları hem yaklaşımları ile örnek oyuncular. Provalarla filmin gelişmesi ve oynayacakları karakteri oluşturmaları için Taj ve Hala'ya destek oldular. Bu yakınlık hala devam ediyor. Filmin gösterildiği festivallerde de seyirci de Taj'la çok güzel iletişim kuruyor.
Filmin seyirciyle buluşması, kabul görmesi, konu hakkındaki olumlu olumsuz fikirlerin paylaşılıp karşılıklı konuşulması çok değerli. Ticari işlerden çok farklı odaklarla yapılan bir filmimiz var; ödüller de görünürlüğünü arttırıyor, filme destek veren, özveri ile çalışan insanları motive ediyor.
M.B : Filme İspanya, Portekiz, Japonya, Kore, Bangladeş... gibi ülkelerden davetler geldi, bazı festivaller de filmi beğendi ve resmi davet için festival tarihinin yaklaşmasını bekliyor. Yolu uzun görünüyor. Sadece festivaller değil, film haftaları, sinema klüpleri, üniversiteler... tüm mecralarda seyirciyle buluşması için elimizden geleni yapıyoruz.
M.G : Tabiki bir savaşı durduramayız ama şefkat duygusundan aldığımız ilhamla bir film yapabiliriz. Oyuncularımız mülteci statüleri sebebiyle sınırları aşıp gösterimlere katılamasa bile Omar ve Biz'i dünyanın birçok ülkesinde gösterebiliriz. Omar ve Biz mültecilerle ilgili şablon beklentilerden çıkıp bu durumla karşılaşan insanlar ne düşünüyor, ne hissediyor diye merak eden seyirci için ilginç bir film olacak.