Üye değil misiniz?
Aktivasyonunuzu tamamlamadınız!
Zaten bir hesabınız var mı?
Şükrü Avşar, dizi film yapımcılığından sinema filmlerinde olduğu gibi aynı keyfi aldığı söylenemez. Ne var ki, Avşar yapımevi'nin giderek büyümesi sonucu, her iki çalışmayı da iç-içe sürdürmek zorundadır.
'' Sinema bağımsız benim sinemada yaptığım iş iyiyse bütün sinemalarda oynarım. Ama televizyonda kanala çok bağımlısın. Kanalların içindeki drama ekipleri çok müdahale ediyor. Yapılanı bozuyor, tuhaf birşey oluyor. Çok özgür değilsin. Yerini sen belirleyemiyorsun, saatini ve reklam girişlerini kendine göre ayarlıyor. Onun için sevmiyorum...
... Yurtdışı satışlarımız çok iyi. Biz 62 ülkeye sattık dizilerimizi. Bu işi başlatanlardan birisiyim. Ama ilerisini çok parlak görmüyorum, çünkü onlar da bir doyuma ulaşıyor. Biz nasıl brezilya dizilerini keşfettik, izledik ve sonra vazgeçtik. Onlar da bizden vazgeçecekler. 120 dakika ile kaliteyi yükseltmek çok zor oluyor. Ben korkuyorum, bizden bıkarlar da başka yeri keşfederler.'' dese de ünlü yapımcımız, çaresiz yoluna devam edecektir. Türk televizyon tarihinde yerli dizi film ticaretinin patlama oluşturduğu yıl 202'dir. Şükrü Avşar'ın genç yönetmen kuşağından Çağan Irmak'la olan birlikteliği bu ''altın yıllar''da başlar. 2004 yılında yönettiği Selda Alkor, Kenan Bal, Özge Özberk ve Şerif Sezer'in oynadığı 40 bölümlü ''Çemberimde Gül Oya'' adlı diziyle. Çağan Irmak gerçekte, 2005 yılında yine Şükrü Avşar'ın yapımcılığını üstlendiği ''Babam ve Oğlum'' adlı sinema filmiyle öne çıkar:
''Çağan Irmak ile ''Çemberimde Gül Oya''yı çekerken ''Maceralar Ülkesi'' diye bir hikaye getirdi. Onun tek hayali bir sinema filmi yapmaktı. Bir iki okudum, ama sarmadı. Ona sözüm vardı. Dedim ki. Bunu bir baba-oğul hikayesine çevirelim. Duygusal bir dram yapalım. Çocuk işinden çıkaralım bunu, komediden çıkaralım. Çünkü içinde Zorro vardı, konuşan yılan vardı, çocuk Süpermeni vardı. Ama Babam ve Oğlum, bizim çok tasarladığımız, insanlar ağlasın diye yaptığımız bir film değildi. Bazı işler o kadar kendiliğinden gelişiyor ki... Bütün ekibi toplayıp Ayvalık'a gönderdik. Çekip geldiler. Sahnelerin üzerinde biraz çalıştık...
... Sonra filmi izledim. Ben de çok kötü oldum. Ağla, ağla bir hal oldum.''
Şükrü Avşar'ın anlatımıyla temel öyküsü çeşitli aşamalardan geçen ''Babam ve Oğlum vizyona girdiğinde 1988-2014 arası, yani son 26 yılın ''en çok iş yapan yerli filmi'' listesinde dokuzuncu sırada yer alır. 3 milyon 837 bin 876 seyirci sayısıyla. Özellikle de takım oyunculuğuyla dikkati çeken ''Babam ve Oğlum'', ''Salkım Hanımın Taneleri''yle Şükrü Avşar'ın yapımcı olarak en iyi sinema filmleridir. Yapımcı Şükrü Avşar'dan yönetmen Çağan Irmak'a oyuncularından Çetin Tekindor, Yetkin Dikinciler, Şerif Sezer, Hümeyra ve Fikret Kuşkan'a dek, hepsi çeşitli festival ve etkinliklerde ödüllendirileceklerdir.
Şükrü Avşar, ''Onun tek hayali bir sinema filmi çekmekti'' dese de ''Babam ve Oğlum'', Çağan Irmak'ın ilk sinema filmi değildi ki. Oysa Irmak, 2002 yılında ilk sinema filmini çekmişti bile. Yapımcısı da İrfan Tözüm'dü. Ancak Tözüm, hemen bu bir ilk sinema filmi denemesi ''Bana Şans Dile''yi vizyona sokmayıp bekletir. 2003 yılında yönettiği ''Mustafa Hakkında Herşey'' ise, vizyona giren ilk sinema filmi sayılır Irmak'ın. ''Bana Şans Dile'', ''Babam ve Oğlum'un gişedeki başarısından sonra 2007'de gösterime girer nedense.
''Babam ve Oğlum''un, Şükrü Avşar'ın sinema yaşamında çok özel bir yeri vardır. Avşar'ı çarpan, onu ağlatan bu filmin hatırına Çağan'a ''hayalini gerçekleştirecek fırsatını'' Şükrü Avşar sağlar. Söz vermiştir çünkü.
2009'da yönettiği, Çetin Tekindor'lu ''Ulak'' adını taşıyan filmle. ''Ulak'', yapımcı Şükrü Avşar'ın değil, Çağan Irmak'ın kişisel bir mastürbasyon filmidir.
''Ulak'', bir ''Babam ve Oğlum'' değil, ondan önce 2008'de bir yeşilçam duyarlılığıyla çektiği ''Issız Adam'' hiç değildir...