Üye değil misiniz?
Aktivasyonunuzu tamamlamadınız!
Zaten bir hesabınız var mı?
Yıl 1923...
Ulusal bağımsızlık savaşının zaferiyle Türk Sineması’nda yeni bir dönem başlar.
Muhsin Ertuğrul’un Halide Edip Adıvar uyarlaması ‘’Ateşten Gömlek’’ filmiyle. Aynı zamanda bir tür olarak sinema tarihimizin İlk Kurtuluş Savaşı filmidir. Ama bu dönemde asıl büyük devrimsel olgu, Türk kadınlarının ilk kez, özellikle de temel konusu bizden olan bu yapımla, sanatsal özgürlüklerine kavuşmuşlardır. Bedia Muvahhit ve Neyyire Neyir’le... Ve Cumhuriyet Türkiye’si Sineması’nın ilk Müslüman Kadın oyuncuları olarak da...
Bu dönemsel süreç nasıl oluştu?...
Ulusal mücadeleye dayalı böyle hassas ve milli bir konuda, azınlık oyuncularıyla değil de, Türk kızlarının oynamasını isteyen Ertuğrul’dur.
‘’ Türk kadınlarını oynatarak bunu ileride sahneye yönelebilmeleri için kaçınılmaz bir fırsat biçiminde değerlendirmek istedim. Ateşten Gömlek’teki hemşire rolünü Muvahhit’in eşi Bedia (Muvahhit) Hanıma önerdim. O günlerin kısıtlı düşünce ortamına sığmayan bir cesaretle bu öneri uygun karşılandı. Romandaki köylü kızı Kezban rolü için gazetelerde duyurular yaptık. Tek başvuran Münire Eyüp(31) adında bir öğretmen okulu mezunu... O aralık dilbilgisi için koleje gidiyormuş.
...Zaferin coşkusu içinde, Kurtuluş Savaşı’nı konu alan Ateşten Gömlek filmi, beklenilenin çok üstünde bir gelir sağladı...
...Filmin sonunda İzmir önünde İhsan’la Ayşe’nin cesetleri yan yana geldiği zaman, birçok kişiden işittik ki, herkesi hıçkırıklarla, feryatlarla ağlatmıştır.’’
Bu öncü iki Türk kadını Bedia Muvahhit ve Neyyire Neyir’in ( Münire Eyüp) beyaz perdeye geçişiyle, ülkemizde yaşayan Rum, Ermeni kökenli azınlıkların giderek egemenlikleri sona erecektir.
KADININ ADI CAHİDE...
1929’da Feriha Tevfik, 1931’de Semiha Berksoy, 1932’de Emel Rıza, 1933’de Şevkiye May, Cahide Sonku, Şâyeste Ayanoğlu, Halide Pişkin, Melek Tayfur, Necla Sertel, 1938’de Nevin Akkaya, Perihan Yanal, 1939’ Muazzez Arçay, Nevzat Okçugil, 1940’da Şükriye Atar, 1948’de Sezer Sezin birbiri ardına yerlerini alırlar Türk Sineması’nda.
Elbette 1923 Türkiye’sinin bu yeni dönemdeki kadın oyuncularımız, yalnızca bu isimlerden oluşmuyor. Bu 27 yıllık dönemde kimler yoktu ki...
Nafia Arcan, Samiye Hün, Nebahat Balta, Seniye Baran, Münevver Ağlatan, Müzeyyen Senar, Nevin Seval, Nezihe Becerikli, Handan Adalı, Fatma Andaç, Zehra Yumsel, Adalet Pee, Oya Sensev, Müjde Tunç, Şaziye Moral, Nebahat Dilligil, Nevin Aypar, Nebile Teker, Perihan Tedü, Melahat İçli, Mualla Sürer, Şadıman Aysın, Türkan Pasiner, Melahat İçli, Berrin Aydan, Ayten Kayalı, Emine Engin, Selma Kayahan, Jeyan Mahfi Ayral, Hümaşah Hiçan ve Perihan Yanal, işte adları yerli film afişlerine yazılan, yaklaşık 55 Türk kadın oyuncu.
İçlerinde yıldızlaşarak ve efsanevi gizemli, fırtınalı özel yaşamlarıyla da bir döneme damga vuran gerçek adı Cahide Serap olan Cahide Sonku, çok ayrı bir yerde durmaktadır. Yemen doğumlu yarı Arap kökenli Sonku da bir Neyyire Nedir gibi gazete ilanıyla keşfedilerek 16 yaşında tiyatro sanatçısı olur. Sonra da sinema oyuncusu...
1933 yapımı ‘’ Söz Bir Allah Bir’’ ve ‘’Cici Berber’’ gibi danslı, Şarkılı ve de güldürüyle karışık operet türü filmlerin moda olduğu dönemde yetişen Cahide Sonku, önce sinema seyircisini, halkı etkileyecektir. 1934 yapımı ‘’ Aysel Bataklı Damın Kızı’’ (M. Ertuğrul) adlı filmiyle. Söz konusu filmde saçlarını sarıp başına taktığı yazma, bir modaya dönüşür hayranları arasında. ‘’Aysel’’ adı takılan bir Anadolu kadını masumiyeti içeren o güllü dallı ve boncuklu yazmasıyla...
Gerçek adı Fatma Nezihe olan, Nezihe Becerikli de tiyatro çıkışlı bir oyuncudur. 1950’li yılların hemen başında, Cahide Sonku’dan sonraki ‘’Megastar’’ Sezer Sezin’dir kuşkusuz. Prof. Dr. Deniz Bayraktar:
‘’... Sezer Sezin toplumsal cinsiyetin çaprazına doğru gittikçe kadınlığını ön plana çıkaran Anna Magnani gibi bir divaydı’’ der. Onu zirveye çıkaran Lütfi Ö. Akad’dır. Bir Halide Edip uyarlaması ‘’ Vurun Kahpeye’’ adlı, Kurtuluş Savaşı filmindeki Aliye öğretmen rolüyle. Taksim sinemasında 4 hafta oynar. Ve yönetmeni Akad, şöyle diyecektir yazdığı anılarında:
‘’Taksim Sineması’nın önü mahşer. İnanılmaz iş yaptı film. Her kentte, her sinemada...’’
Beyoğlu Sümer Sineması’nda düzenlenen gala gecesi, eserin sahibi Halide Edip Adıvar, filmi Sezer Sezin ile birlikte izlerken gözyaşlarını tutamaz. Sezin’e heyecanla sarılarak teşekkür eder:
‘’ Güzel kızım, bana Milli Mücadele günlerini, çektiğimiz ıstırapları, o meşakkatli yılları yeniden yaşattınız’’ der.