Üye değil misiniz?
Aktivasyonunuzu tamamlamadınız!
Zaten bir hesabınız var mı?
Türk Sineması’nın usta isimleri Selma Güneri, Yusuf Sezgin ve Ahmet Mekin Bursa’da sevenleriyle bir araya geldi.
TC. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 13 Nisan - 10 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan Türkiye'nin en kapsamlı etkinliği Türkiye Kültür Yolu Festivali’nin üçüncü durağı Bursa’da oldu. Festival kapsamında Bursa’da gerçekleştirilen söyleşiye, filmleriyle gönülleri fetheden Selma Güneri, Yusuf Sezgin ve Ahmet Mekin konuk oldu. Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'ndeki söyleşiye seyircinin ilgisi yoğundu. Türk Sineması’nın dev isimleri, meslek yaşamlarının ilk yıllarını ve dünden bugüne Türk sinemasını konuştular. Sinemamıza emeği geçen emektarları andıkları duygusal anların yaşandığı söyleşide Yusuf Sezgin’in anlattığı anılar izleyenleri kahkahaya boğdu.
“Ben Cumhuriyet’in ilk nesliyim”
Herkesin kendisine “Ahmet Abi” diye hitap etmesinden duyduğu memnuniyeti dile getiren Ahmet Mekin, 1956 yılında girdiği sinemada çok ilkel şartlarda çalıştıklarını söyledi. 70 seneye yakındır bırakamadığı sinemanın çok disiplin istediğini, sağlam bir vücut ve sağlam bir kafa yapısı istediğini söyledi. “Yetenek de çok önemli ama işinize ve çalışanlara saygı duyarsanız, kendinize saygı duyarsanız başarılı olursunuz” dedi.
Bir seyircinin sorusu üzerine Atatürk filminde oynama fikri için ise; “Bana Atatürk filmi önerisi geldi. Atatürk filmi yapılırken çocukluğundan son gününe kadar olan tüm evreleri çekelim istedim. Konuştuğumuz Bakan dedi ki, “siz rolünüzü yapın.” Bende, böyle olmazsa çekmem dedi. Atatürk’ü herkes oynar ama ben mükemmeliyetçiyim. Atatürk filminin gerektiği şekilde yapılmasını istiyorum. Ben Atatürk yaşarken doğdum. Cumhuriyet’in birinci nesil çocuğuyum ben” dedi.
Yeni dönem sinema ve setlerdeki çalışma şartları üzerine görüşlerini de aktaran usta sanatçı, “ben yönetmenin sette olanıyla çalışmak isterim. Yönetmen oyuncuyla diyalog halinde olmalı. Göz teması kurmalı. Günümüzde yönetmenler ayrı bir odada, monitör önündeler. Oradan sesleniyor bize. Kulaklıkla asistanına, o ikinci asistana, üçüncü asistan söylüyor derken ben çıldırıyorum. Yönetmen kameranın yanında olmalı. Oyuncu hissetmeli. Yönetmen benimle göz temasında olmalı” dedi.
“Oynadığınız rolü kalpten hissetmelisiniz”
Meslek hayatında hep iyi işler seçmeye çalıştığını belirten Selma Güneri ise “sinema bambaşka bir iş. Ciddiyet isteyen bir iş. Kamera önünde ruhun bedenle buluşması müthiş. Boyanıp, süslenip kamera karşısına geçip oynayabilirsiniz. Ama bu yapay bir oyunculuk olur. Seyircinin o duyguyu kalpte hissetmesi için siz de kalpten hissedeceksiniz. Kalbinizden de gözlerinize gelecek ki seyirci de gözlerinden alacak duyguyu” dedi.
“Yılda 250 film çekilirdi”
Büyük aşk yaşadığı Selma Güneri ile tanışmalarını ve kaçarak evlenme hikayelerini anlatan Yusuf Sezgin de; “Selma’nın annesi evlenmemize karşı çıktı. Türker İnanoğlu bize destek oldu ve yıldırım nikahıyla evlendik. Evlendiğimizin ertesi günü ikimizde ayrı ayrı setlerde film çekimine gittik. Yılda 250 film çekiliyordu. O dönemin zor şartlarında yılda 250 film çekmek müthiş bir olay. Her hafta başka filmler gösterime giriyordu” dedi.
Seyircinin alkışlarıyla sona eren söyleşi, Şef Naci Özgüç yönetimindeki Bursa Devlet Senfoni Orkestrası’nın seslendirdiği film müzikleriyle taçlandı.