61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamında gösterimler sonrası film ekipleri sinemaseverler ile buluşmaya devam ediyor.
08 Ekim 2024

61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamında gösterimler sonrası film ekipleri sinemaseverler ile buluşmaya devam ediyor.

Ulusal Uzun Metraj Yarışması’ndan Nadim Güç'ün “Mukadderat” filmi ve Erhan Tuncer'in “Hatırladığım Ağaçlar” filmi ilk izleyicilerle buluşan filmler arasındaydı. “Mukadderat” filminin, AKM Aspendos salonunda, uzun süre ayakta alkışlanan, gösteriminin ardından gerçekleşen söyleşisine; senarist Erdi Işık, yönetmen Nadim Güç, yapımcı Rodi Kayım, sanat yönetmeni Güler Başar ve oyuncular Nur Sürer, Osman Sonant, Şirin Sultan Saldamlı ve Cem Zeynel Kılıç katıldı. Eşini kaybettikten sonra yeniden evlenme isteği, çocuklarının itirazlarına takılsa da kararından dönmeyen, üstüne bir de iş hayatına atılan Sultan’ın öyküsünü anlatan filmin senaristi Erdi Işık; hikayeyi kendi hayatından kurduğunu söyledi. Nur Sürer de filmde en çok ‘kadının, kendini bulmasının hoşuna gittiği’ni dile getirdi. Yönetmen Nadim Güç, “Böyle bir ülkede bir kadını hikâyesini anlatmak çok zor. Çünkü anlattığınız hikaye bir ütopya oluyor, oraya ulaşmaya çalışıyoruz. Umarım bunu gerçek hayatta da görebiliriz” derken oyuncu Osman Sonant, film çalışmaları sırasında başından geçen ilginç bir anekdotu paylaştı: “Kahvede otururken arkamdaki masada dört erkek, kız kardeşe mirastan pay verip vermeme meselesini konuşuyordu. Biz daha bununla ilgili sahneyi çekmemiştik ve ben o ana kadar ‘bazı şeyleri karikatürize mi ediyoruz?’ diye sorguluyordum ama Cide’ye gidince az bile kaldığımızı söyleyebilirim”

“Hatırladığım Ağaçlar” filminin gösteriminin ardından senarist- yönetmen Erhan Tuncer ile oyuncular İştar Gökseven, Hande Doğandemir ve Erdem Kaynarca, AKM Aspendos salonundaki söyleşiye katıldı. Karnındaki bebeğiyle hayatına son vermeyi düşünen genç bir kadının, hayattan çoktan vazgeçmiş bir baba ve oğul aracılığıyla hayatla tekrar bağ kurması gibi zor bir hikayeyi omuzlayan filmin ortaya çıkış yolculuğunu, Tuncer anlattı: “Eşimle meşhur akşam sohbetlermizden ortaya çıkan küçük bir aile anekdotu, Süha Tuğtepe adlı bir şairin kitabıyla tanışıp ‘Mavi Valiz’ şiirini okumam ve kıymetli kızım Eylül’ün, filmin adını koymasıyla gelişen bir süreç”

Hatırladığım Ağaçlar Film Ekibi

Kayıtsız Film Ekibi

Festivalde yarışma dışında Ulusal Özel Gösterim programındaki “Bildiğin Gibi Değil” ve “Kayıtsız” filmlerinin ekipleri de gösterim sonrası seyirci karşısında soruları yanıtladı.

Bildiğin Gibi Değil Film Ekibi

 

Belgesel Ulusal Özel Gösterim programından Engin Deniz Atlı’nın yönettiği “Trakyalı Amazonlar” ve Zeynep Bayraktutan’la Gökhan Kasapoğlu’nun yönettiği “Ölümsüz Olan Sadece Sevgidir” filmleri gösterim sonrası seyircisiyleydi. 

Dünyada ilk kez gerçekleştirilerek tıp literatürüne giren, ‘kadavradan alınarak yapılan ilk rahim nakli’ ve sonrasında doğan bebeğin ardındaki iki isim; Prof. Ömer ve Özlenen Özkan’ın öyküsünü anlatan “Altın Eller” de dünya prömiyerini yaparak seyirciyle buluştu. Ulusal Belgesel Yarışma’da yer alan filmin, AKM Perge salonundaki gösteriminin ardından Prof. Ömer ve Özlenen Özkan ile yönetmen Sevgi Hischhauser, seyircilerin sorularını cevapladı.

Sınırlardan Sınırsızlığa bölümünde dünya prömiyerini yapan “Sesimi Duyan Var mı?” (Is Anyone Alive) belgeselinin yönetmeni Ömer El-emevî de Cinetime (2.Salon) ÖzdilekPark Antalya Kepez salonundaki gösterimin ardından seyircilerin sorularını cevapladı. El-emevî, film hakkında şunları söyledi: 

“Gazzeli bir sinemacıyım. Şu an burada olmak büyük bir onur. Bize filmimizi gösterme ve hikayemize anlatma fırsatı tanıdığı için festivale teşekkür etmek istiyorum. Gazelli biri olarak bu film benim için çok özel bir anlam taşıyor. Ailem, annem babam ve sevdiklerim halen Gazze’de yaşıyor. Her gün hayatta kalma mücadelesi veriyorlar. Bugün 7 Ekim, savaşın birinci yıldönümü ve sadece bir yılda on binlerce masumun canı alındı. Buna uluslarası gazetecileri, sanatçıları ve film yapımcılarına dahil edebilirsiniz.

Filistinli sinemacılar olarak film çekmek bizim için sadece sanat dalı değil aynı zamanda bir direniş yolu. Bu, gerçekleri duyurmamızı sağlıyor ve sesimizin silinmesine karşı bir mücadele. Bu film, çaresizlikten ve zulümden ortaya çıktı. Aynı zamanda direnen insanları onurlandırma amacıyla çekildi.  Bu filmde kurgu yok, her şey gerçek”

Yine aynı başlık altında seyirciyle buluşan bir diğer yapımsa Polonya sinemasının ‘kraliçe’si Agniezska Holland imzalı “Yeşil Hudut”/ Green Border oldu. Polonya- Belarus arasındaki sözde yeşil sınırdan Avrupa Birliği’ne ulaşmaya çalışan Ortadoğu ve Afrikalı mültecileri konu alan film için, yönetmeni şu ifadeleri kullanıyor: Modern zamanların tüm zorluklarıyla yüzleşmek için büyük bir hayal gücü ve cesaret gerektiren bir dünyada yaşıyoruz. Sosyal medya devrimi ve yapay zeka, gerçek seslerin duyulmasını giderek daha da zorlaştırdı. Bana göre eğer kişi, o ses için savaşmazsa, eğer kişi, bizi dramatik seçimlerin önüne koyan önemli, acı verici, bazen çözülemeyen sorunlar hakkında sorular sormak için savaşmazsa sanatla uğraşmanın bir anlamı yok. Polonya-Belarus sınırında yaşanan durum tam olarak budur.

 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)