Üye değil misiniz?
Aktivasyonunuzu tamamlamadınız!
Zaten bir hesabınız var mı?
‘’Beyoğlu’ndaki Yeni Melek Sineması hiç yerli film oynatmazdı. Her nasılsa Zümrüt orada gösterime girdi. Yeni Melek’in kalitesine güvendiğinden Zümrüt’ü izlemeye gittik… Film başladı, böylece ilk kez Çolpan İlhan’I gördüm. Çolpan İlhan’a hayran oldum. Hayranlık da değil, düpedüz aşk. Çolpan, filmin bir sahnesinde, siyah dantel bir giysiyle, üç kollu bir şamdan tutarak, merdiven başında durur. İnanılmaz güzelliktedir, gözleri gerçekten de zümrüt gibidir. Aslında film siyah-beyaz, ama ben o zümrüt gözlerini hissedebiliyorum…
Birden bire bir Çolpan İlhan tutkusu başladı. Sinema dergilerini onun için alıyorum… Adresine mektuplar yazmaya başladım…
Bu tek taraflı mektup arkadaşlığı yıllarca sürdü… Çolpan’ın telefon numarasını da bulmuştum. İmzalı bir fotoğrafını istiyordum. O fotoğraf geldi sevinçten uçtum… Hemen her gün Şişli’ye gidiyor, Abide Palas’ın karşısında bir köşe başında duruyorum, gün batıyor, ışıklar yanıyor… Bekliyorum. Abide Palas’ts Çolpan’ın oturduğu kata alaca ışıklı bir abajur yanıyor. İçlenerek geri dönüyorum.’’ Diye anlatıyor Sadri Alışık.