16 Ağustos 2023
O Şimdi Yapımcıların Paylaşamadığı Bir Cüneyt Arkın

Birşeyleri yaşarken birşeyleride yitiriyoruz farkında olmadan. Hayat, çoğu zaman öylesine acımasızdır ki... Şöhretli olmanın bedeli, insanı sevdiklerinden koparıyor, kimsenin gözünün yaşına bakmadan. Bu yükseliş, bu zirve tırmanışıyla oluşan değişimler, kişilik sapmalarına, yalnızca Cüneyt Arkın'ın sınıf atlamasına bağlı bir sorun değil. Diğer şöhretler, özeller ya da çok üstlerdeki süperler içinde geçerlidir Türk Sineması'nda. 1964'de Gurbet Kuşları'yla sinema oyunculuğuna başlayıp ''Dudaktan Kalbe'' gibi bir dizi romantik filmin ardından 1966 yapımı Malkoçoğlu, Cüneyt Arkın'ı öyle bir yere götürür ki, bugün ulaşılabilinmesi mümkün değildir o yere.

Malkoçoğlu olduktan sonra yalnız kızların değil, yapımcıların da, bölge işletmecilerinin de paylaşamadığı bir yıldız'dır artık. Ne var ki, birden yıldızlaşması ağızlarının tadını kaçıracaktır genç evlilerin. Fahrettin'de kişilik bölünmesi sonucu, Cüneyt Arkın'ı oynamak zorundadır. 1966'da Fahrettin, pardon Cüneyt Arkın baba olup bir kızı dünyaya gelecektir, bu yuvayı küçük Filiz de kurtaramaz. Artık dönüşü olmayan bir sona gelinmiştir. 1 yıl kadar süren bir boşanma davası ardından 1969 Nisan ayında boşanırlar. 

Cüneyt Arkın 7 yıllık eşinin boşanma haberini, bir ortak yapım filmde oynamak için İran'a giderken havaalanında alır. Cüneyt Arkın'ın kızı Filiz'e, 18 yaşında verilmek üzere kaleme aldığı mektup ise, bir özel yaşam tarihinin en ilginç belgelerinden biridir.