Üye değil misiniz?
Aktivasyonunuzu tamamlamadınız!
Zaten bir hesabınız var mı?
Yeşilçam günlerinden sonra şöhrete ve servete kavuşan Cüneyt Arkın'ın Türk Sineması'nda artık çok özel bir yeri vardı. Vuruyor, kırıyor, havalarda uçarak parande atıyor, bir yumrukta 10 kişiyi mendil gibi ikiye katlıyordu. Yıllar sonra ilkelliğin bir ''Kült Filmi'' olarak keşfedilen ''Dünyayı Kurtaran Adam''ın ise Türk Sineması'nda çok özel bir yeri vardır. Tabii Cüneyt Arkın'ın da...
Ve Betül Işıl, Cüneyt Arkın'ın bu ''Karate Cambazlığı'' döneminde yaşamına girmişti. Çılgınca bir yaşam sürüp, tüm kontrolünü yitirdiği hızlı günleridir ünlü aktörün. Cüneyt Arkın, Erman adlı bir arkadaşının Nişantaşı'nda kutlanan doğum günü partisine gitmeseydi, belki de yaşamında Betül Işıl diye bir kadın olmayacaktı. Evet Arkın, mavi mavi bakan, sarışın, yüzü hafif çilli, Kim Novak benzeri bu genç ve güzel kadını, ilk kez bu doğum günü partisinde görüyordu.
'' Kendisini dansa davet ettim, kızardı, önüne baktı. Sonra gözlerini ürkek ürkek bana kaldırdı. O anda sımsıcak bir duygu bütün benliğimi sarmıştı. Ayrılırken kendisine çekine çekine ''Arayabilir miyim?'' diye sordum. İşte ilk tanışmamız böyle oldu.''
Cüneyt Arkın'ın sözünü ettiği bu güzel kadın, Gorbon Işıl Seramik Fabrikası'nın ortaklarından Feyyaz Işıl'ın kızıydı. Batı'ya dönük sarışınlığıyla, kendine özgü tiplemesiyle yakışıklı aktörün dikkatini çeken genç kadın da sonu acıyla biten bir evlilik geçirmişti. Londra'da öğrenimine devam ederken evlenmiş, bu evlilikten bir de çocuğu olmuştu. Oğlunun adı Cem'di. Ve ne acı ki, eşini bir trafik kazasında yitirince oğlu Cem'le başbaşa kalmıştı.